Bilget : Makaleler - CHP ve Sol Birliği

•  MAKALELERİ
•  YAYINLARI
•  WCARGA NEDİR?
•  BAĞLANTILAR

•  ATATÜRK BÖLÜMÜ

•  AYIN YORUMU


İletişim :
bilget@adexec.com
CHP ve Sol Birliği
Cumhuriyet Gazetesi, 28 Aralık 1974

       Toplumlar bir takım amaçlara ulaşmaya çabalarlar. Kendilerini bu amaçlara götüreceğine inandıkları araçlara kuşkusuz başvururlar. 14 Ekim seçimleri de, bir amaca yönelişin aracı yapmıştır CHP'yi.

       Bilinen çevreler ne denli toplumumuzu sınıfsız bir bireyler yığını olarak göstermeye çabala-salar da, demokrasi yolunda CHP'ye sarılan en etkin güç, emekçi sınıflar olmuştur. Onun için bugün, 22.CHP Kurultayı'nın somut verilerinin ışığında, parti içindeki türlü kişilerin ve grupların düşünce ve davranışlarının ortaya koyduğu çizgiyi ele almak istiyoruz. Belki de bunun esas sonucu etkilemeye-ceği öne sürülebilir. Ama, bizi asıl ilgilendiren sorun, sonucun nereye varacağıdır.

       Demokratik sol'u ilkelemiş bir parti, daha ileri düzeyde bir toplum kurma yoluna sapmış demektir. Ancak, bu yolda öne çıkan engelleri aşmak için iyi niyet göstermek yetersizdir. CHP'nin bir kanadı ne denli iyimser olursa olsun, genel merkezcilerin bürokrasisi çözümlenmemiştir. Bu bürok-ratların güdümündeki bir sol anlayış, sosyal pratiğin dinamik gelişimi içinde ileriye uzanmanın yolla-rını tıkamıştır.

       Böylece tekelci kesime yeşil ışık yakılmıştır. Bu sapma, emekçi kitlelerine bütünüyle yaban-cılaşmayı doğuracak ve sosyal demokrasi geçişini benimseyenlere ağır bir darbe vurmuş olacaktır. Ülkemizde uygulanan garip demokrasiyi bile lüks görenlerin anlayışını yıkacak olan CHP'nin tarihsel görevi, daha başlamadan sona erecektir. Sayın Ecevit, Atatürk ve Devrimcilik yapıtında, 'Gerçek devrim alt yapı devrimidir' diyordu. Bugün CHP'nin alt yapısını oluşturan örgütleri, parti yapısı içeriğinde kendilerini devindirmişlerdir. Partiyi, emekçi sınıfların umudunu bağladığı demokrasi aşamasına sokmaya çalışmaktadırlar. Bu çabalar bir an önce değerlendirilmelidir.

       Yoksa çıkarcı çevreler, parti içindeki bürokratların, aracı ve tefecilerin yaktıkları yeşil ışık önünden geçerek, CHP'yi geçmişte olduğu gibi bugün de, kendi çıkarlarının aracı olarak görebilir ve bütünüyle saptırabilirler. Yarım yüzyılı aşkın bir süredir, Türkiye'ye sınıf anlayışını getirmekten çeki-nip özde çıkarcılara açık kapı bırakan anlayışın oportünist uygulamaları da, CHP'nin tavanından sökülmelidir. Öyle sanıyoruz ki bu tutum partiye yarar sağlayacağı denli, yılların yoksulluk ve acı-larıyla yorgun düşmüş emekçi halkımızın da, sosyal demokrasi aşamasında, CHP'ye bağladığı umut-ların gerçekleşmesi olanağını yaratacaktır.

       Ülkemizdeki güdük amaçlı biçimsel demokrasinin, gerçek demokrasiye dönüştürülmesi görevi, CHP'ye her süreçte canlılık kazandırmalıdır. Demokrasi yasalarının çok dışında kalan çıkarcı çevre-lerin bugünkü uygulamaları, diledikleri anda her kurum ve eylemi yasa dışı ilân edebilme olasılığına sahiptir. Nice yıllardır sürüp giden bu yöntem yetmiyormuş gibi, bu kez de acılarla dolu bir mekanik disiplin döneminden sonra güvence gösterilen CHP'nin ilkelerinden soyutlanması, insanı büyük ölçüde tedirgin ediyor.

       Kurulacak sosyalist partilere, sosyal demokrasiye dönüşüm evresine girişin beklenmesini öğütleyen çevreleri, bir kuşkudur aldı. 22. Kurultay oldu-bitticilerin şovenist tutumlarıyla kapanırken, yarının özgürlük ve demokrasi ortamına, CHP saflarında bütünleşerek gönül verenler, partide hâlâ egemen olan kör güçlerin ayıklanmamasına da türlü anlamlar ara oldular. Ortada açık seçik bir gerçek yatıyor : CHP'de sosyal demokrasinin gelişmesi, eski CHP'nin bütünüyle değişmesiyle sonuçlanır. Bu değişme de kendi kendine olmaz.

       Demokratik sol ilkeleri benimsemiş kişilerin işe karışmaları gerekir. Bu görevleridir. Aksi düşünülürse, ilerlemek olanaksızdır. Ve o zaman da, bugüne değin sabırla desteklediğimiz CHP'ye, özellikle eleştirilerimize hedef almayıp kösteklememeye çalıştığımız demokratik solculara, sert bir sille soruveririz: 'Halkçı olan sizler, halk kavramından ne anlıyorsunuz?' diye.

       Emekçi sınıflarımız, CHP'den mucizeler beklemiyordu. Çıkmazlardaki ütopyalara saplan-mamıştı. Ülkemizin her türlü emperyalizme karşı savunulacak bir ortamda, toplumumuzun daha ileri bir düzeye kavuşturulmasını amaçlamıştı. Koşulları ve üretim güçlerinin sosyal durumlarını değiş-tirmenin, bir tarihsel süreçler dizisinden geçeceğini biliyordu. Bunun için, demokrasiden başka her şeye benzeyen rejimimizin ger çek demokrasiye dönüştürülmesi görevini vermişti CHP'ye.

       Ecevit'li CHP'nin bu tarihsel görevin tam bilincinde ve bu yolda ilerlemenin tutarlılığında olduğu görüşünü benimsemişti. Yoksa aşırı popülizmin üstüne bir de parlamentarizmin tutkularını ekecek dünkü yavan sağcıların bugün solcu kesilmelerinin sonucunda birtakım çıkarların iktidar aracı olmayı yeğlememişti. Belki de sert ve katı bir biçimde ortaya döktüğümüz bu gerçeklerin ışı-ğında, 22. Kurultay sonucunun hiç de iç açıcı olmayan yarınlara, gerek CHP'yi gerekse de emekçi halkımızı tedirgin eder biçimde yöneldiğini görüyoruz.

       CHP'nin demokratik sola inanarak ilkelemiş öncülerinin, bir an önce, kendilerinden ve 'halk'tan çok geride sayan güçlerden kopmaları, kendilerini aşan özgürlükçü kesitleri de eleştirmeye kapılmamaları, tarihsel görevlerine dört elle sarılmaları şarttır. Aksi olursa, sola karşı olduklarını haykıran, CHP'ye karşı -açıkçası emekçi halka karşı- koymaya çalışan unsurlar bu boşluktan yarar-lanıp antidemokratik amaçlarının belirli baskı araçlarını getirme ortamını oluşturacaklardır. Eko-nomik, sosyal, politik, kültürel, kısacası tüm çalışma alanlarında emekçi halkımızın söz ve karar sahibi olmasını engellemek isteyenler, bu kez de dış görünümsel demokrasimizin tanıdığı tek unsur olan oy verme özgürlüğünü de yoketmek isteyeceklerdir.

       Yineleyelim : 'Eski ile yeninin mücadelesinde her süreçte yeni kazanır ve hep kazanacaktır' demek yeterli değildir. Sağ partileri bırakalım bir yana, sola dönük ve ilerici geçinen demokratik solcuların bile, geleceğin gelişim koşulları önünde, kendi dışlarındaki alternatifleri körükledikleri de apayrı bir görünümü simgelemektedir. İçinde yaşadığımız düzen ve çağın gereği, sosyal yapı deği-şikliği yolundaki her adımın, seçimler söz konusu olunca bir 'sol birliği' cehpesiyle desteklenmesini şart koşmaktadır. Demokratik solun aşırı sağ yanıldılarına düşen CHP'nin, erken seçimlerde tüm ilerici unsurların önüne hangi aklanmış yüzle çıkacağı ve 14 Ekim'de olduğu gibi bir sol birliği isteyeceği bir çok çevrelerin gündemindeki tartışma konusudur.

       Yukarıda değindiğimiz bir kaç noktanın ileriye uzantıları, yarınımızın kaderini çizerken, CHP'nin de demokratik sol bir parti mi, yoksa statik bir parti mi olacağının saptanmasını kolaylaştıracaktır.



•  Cumhuriyet Gazetesi'nden...
•  CHP ve Sol Birliği   28.12.1974
•  Güvence : Yumuşama   11.01.1982
•  Silahlı Kuvvetler ve Ekonomi   10.03.1982
•  Silahlı Kuvvetler ve Anayasa   07.04.1982
•  Barış ve Mutluluk İçin   27.07.1983
•  Yanlış Hesap   11.11.1984
•  Seçenek Saptamak   28.07.1985
•  Militer İpotekler   20.12.1986
•  Nirengi Noktası   22.07.1988
•  İpotek ve Seçenek   13.03.2002
•  İlk Adım   19.05.2002
•  Dünya Gazetesi'nden...
•  Arka Bahçeye Gömülmek   21.03.1979
•  Politikada Özgürlük   24.03.1979
•  Lokomotif Tasarısı   31.03.1979
•  Barış ya da NATO   08.04.1979
•  Tepkiden Eyleme   14.04.1979
A N A S A Y F A
© 2002, Vedii Bilget. Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.