Bilget : Yayınlar - Kürt Sorunu

•  MAKALELERİ
•  YAYINLARI
•  WCARGA NEDİR?
•  BAĞLANTILAR

•  ATATÜRK BÖLÜMÜ

•  AYIN YORUMU


İletişim :
bilget@adexec.com
        Körfez savaşı ertesinde Irak'ın Kuzey bölgesinde gözlenen Kürt hareketleri ve Türkiye'ye göç üzerine Em.Amiral Vedii Bilget, WCARGA üzerinden BM Genel Kurulu Sosyal, İnsancıl ve Kültürel İşler Komitesi'ne, UNEF'e (Ortadoğu Olağanüstü Barış Gücü), UNHCR'ye (Mülteciler Yüksek Komiserliği) ve WEU'ya (Batı Avrupa Konseyi) bir uyarı yazısı göndermiştir. Bu uyarı, WCARGA tarafından Ortadoğu Sorunları Bülteni'nde (1 Kasım 1993) yayınlanmıştır. Uyarı metni aşağıdadır.

        Yalnız 1970'lerde değil bugün de -özellikle Körfez savaşı ile birlikte- ABD ile Kuzey Irak'taki Kürt grupları arasında Saddam rejiminin istikrarsızlaştırılması amaçlı bir etkileşim gündemdedir. Bunun sonucunda Kürtler ayaklanmaya özendirilmiş, Saddam güçlerine karşı kara harekâtının daha kesin sonuçlu olması için çok cephelilik sağlanmıştır. Irak'a karşı kesin üstünlük ortaya çıkmasıyla birlikte ise, Kürtlerin desteğine gereksinme kalmamıştır. Ne ki, bu andan başlayarak, Kürtler asıl sorunun kaynağı olmuştur. Çünkü Saddam'ın merkezi gücünün zayıflaması ve Irak'ın parçalanma olasılığının ortaya çıkmasıyla birlikte, Kürtlerin bağımsızlık eylemi için nesnel ortam gelişmiştir. Ancak bu andan başlayarak, Kürt sorununun stratejik bir sorun olduğu farkedilmiştir.

        Kürt eylemleri, 70'li yıllarla -hele Körfez savaşıyla- birlikte, hep anglo-sakson çıkarlarının bölgesel etkinliğinden güç almıştır. Bu ülkeler çıkarlarıyla işbirlikçi bir tutuma giren eylem önderleri tarafından yönetilmişlerdir. Öte yandan, Saddam rejiminin insanlık dışı baskı ve eylemleri altında yaşadıkları da bir gerçektir. Halepçe hep anılardadır. Ama zaten böyle bir durum olduğu için, Kürt önderlerinin anglo-sakson çıkarlarına yandaş edilmeleri mümkün olmuştur. Ancak şimdi, savaştan hemen sonra, anglo-sakson güçlerin Körfez'e eylemli olarak yerleşmeleri ve çıkarlarını güvenceye almaları ertesinde, Kürt eylemlerinin taktiksel işlevi de anlamını yitirmiştir. Fakat Güney Irak'taki İran destekli Şii ayaklanmasını önlemeye çalışan Irak güçlerinin boş bıraktığı Kuzey alanları, artık tamamen peşmergelerin eline geçmiştir. Ancak bu andan itibaren ABD, başta kışkırttığı Kürt hareketinin önemini gördü ve Irak toprak bütünlüğünün korunması gereğini farketti. Kısa bir süre önce savaştığı Irak güçlerini, bu kez Kürtlerin üzerine yöneltti.

        Merkezi örgütlenmeden uzak ve askeri stratejiden yoksun hareket, Irak güçlerinin kara ve hava saldırısı sonunda bozguna uğradı. Onbinlerce ölü veren Kürt güçlerinin sayıları milyonları bulan savaşçıları, Türkiye sınırına yığıldılar. Niceleri sınırı aştı, içeri girdi. Niceleri, Ankara tarafından resmen sığınmacı olarak kabul edildi. Bu arada Washington, işbirlikçi Kürt önderlerinin Saddam ile uzlaştırdı. Ama sorunu, stratejik bir kullanım mevzii olarak artık hep sıcak tutumayı yeğleme aşamasına geçti. Artık biliniyor ki, bu alanda bir Kürt devleti kurulursa, bu tamamen ABD'nin askeri koruması altında ve ABD çıkarları gerektirdiği için kurulabilir.

        ABD'nin bölgede İsrail tipinde bir karakol oluşturma işlevi açısından varsaydığı bu stratetik kart, yalnız yöresel olarak değil, Türkiye için de çok önemli bir tehlikedir. Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması anlamına durdurulan Kürt eylemlerinin savaşçılarının Türkiye sınırlarından içeri sarkması, bu kez süreç içinde, Türkiye'nin toprak bütünlüğünün tehdit edici bir tırmanış gösterebilecektir. Ankara'nın Bağdat tipi bir yönetim olmaması, ABD burada baskılara girişse bile, işbirlikçi Kürt önderliği ile uzlaşmasını olanaksız kılacaktır ve büyük çatışmalara neden olacaktır. Bölge kısa zamanda kapsamlı bir savaş alanına dönüşebilecektir.

        Mevcut ve gelecekteki gelişmeler açısından, ABD'nin ve anglo-sakson hegemonya siyasetlerinin bölgede Kürt kozu üzerine oynamalarının engellenmesi yalnız bir savaş olasılığını önlemede değil insan kayıpları ve göç sorunlarının en geniş anlamda yaygınlaşmasının önünü almak için de acil insiyatif gerektirmektedir. Sizlerin bu konuda gereken adımları atarak ABD nezdinde uyarılarda bulunmanız yalnız söz konuzu manzara bakımından değil, kuruluş amaç ve işlevleriniz bakımından da bir zorunluktur kanısındayım. Bu zorunluğun bilincinde davranıp davranmamak yeğiniz, BM'nin tüm ulusların mı yoksa ABD ve anglo-sakson çıkarlarının mı temsilcisi olduğuna ilişkin evrensel kuşkuların giderilmesi bakımından da önemli bir sınav olacaktır. Öte yandan, WEU'nun da Avrupa uluslarının yakın bölgedeki istikrardan yana mı, yoksa anglo-sakson hegemonyasıyla güç çekişmesinden ve dolayısıyla bölgedeki destabil durumdan yarar ummaktan yana mı olduğu soruları da yapacağınız girişimle yanıt bulacaktır. Ortadoğu'daki bölgesel kışkırtmalar desteklendiği ve yöre her zaman savaş olasılığı alanı kaldığı sürece ne Avrupa ne de Dünya barışı kendini stabilize edemez. Bunu hiç unutmamak gerekir.



•  Körfez'deki Yabancı İşçiler Sorunu

•  Kürt Sorunu

•  ABD Merkezli Küreselleşme

A N A S A Y F A
© 2002, Vedii Bilget. Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.