Bilget : Yayınlar - ABD Merkezli Küreselleşme

•  MAKALELERİ
•  YAYINLARI
•  WCARGA NEDİR?
•  BAĞLANTILAR

•  ATATÜRK BÖLÜMÜ

•  AYIN YORUMU


İletişim :
bilget@adexec.com
        WCARGA, 2000 yılı Ocak ayında yayınladığı bildiri ile ABD merkezli liberal küreselleşme hareketinin karşısında tutum aldı. Bu bildiri imzacıları arasında Em.Amiral Vedii Bilget de vardı. Yayınlanan bildiri aşağıdadır.

        Seattle'da, Dünya Ticaret Örgütü üyesi ülkeler Bakanlar Konferansı'nın belli bir gündem saptayamadan görüşmelere son vermek zorunda kalması, kâr maksimizasyonu merkezli ticari serbestleşme akımına gerçek bir darbe vurdu. Bundan önce de toplumsal muhalefet karşısında bir darbe alınmıştı. O da, 1998'de OECD bünyesinde kotarılan Çok Taraflı Yatırım Anlaşmasının gündemden çıkarılmasıydı. Çokuluslu şirketlerin istediği ülkede istediği koşullarda yatırım yapma hakkına yönelik Çok Taraflı Yatırım Anlaşmasının gündemden kalkması, bilindiği gibi, Fransa Başbakanı Jospin'in ülkesini anlaşmadan tek taraflı olarak çekmesiyle oluan bir durumdu. Bu da, Amerika merkezli küreselleşmenin iktisadi ve siyasi sonuçları kadar, kültürel sonuçlarının da kıta Avrupa'sını açik biçimde rahatsız etmeye başlamasının ipucudur.

        Uruguay görüşmeleri sırasında ve onu izleyen uzun müzakere süreci boyunca, Dünya Ticaret Örgütü bürokrasisinin ve ona yön veren teknokrat iktisatçıların kapalı kapılar ardında dünyanın yazgısıyla oynama eğilimlerine karşı tepki, "şeffaflık" ve "bilgilendirme" istemi olarak belirdi. Uruguay süreci boyunca ABD, Japonya ve AB heyetleri arasında süren pazarlıkların sonuçları kendilerine oldubittiler biçiminde sunulan Güneyli temsilcilerin büyük bölümü, bu teknokrat ve elitist tutuma ve onu tamamlayan ilişkilere şiddetle karşı çıktılar.

        Buna ek olarak hem GATT hem Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde ABD'nin çıkarıyla ters düşen istemlerin dikkate alınmadığı, ABD'nin tek yönlü olarak yaptırım gücünü kullandığı, IMF ve Dünya Bankası'ndan daha çok, Dünya Ticaret Örgütü'nü bir ABD merkezli kuruluş olarak gördüğü tamamen ortaya çıktı. Gümrük tarifesi dışı koruma pratiği olarak keyfi antidamping uygulamaları, ABD-AB çatışmasının silahı olmaktan çıkıp, kalkınmakta olan ülkelere karşı uygulanmaya başlandı. Seattle'da güçsüz durumda olanların korunmasını öngören önlemler yerine, güçlüyü daha da güçlü kılan serbestleşme önlemlerinin bu kez hizmet ticaretine, tarım ürünlerine ve fikri mülkiyet haklarına genişletilmesi planlanmıştı. Bu genelleşen serbestleşmeye karşı gelen tepki, geçmiş serbestlesme pratiklerinin olumsuz sonuçlarıyla doğrudan orantılı oldu.

        Dünya Ticaret Örgütü'ne karşı Seattle'da sokağa dökülenler -liberal cephe sözcülerinin sarsılarak ifade ettikleri gibi- kalkınmakta olan ülkelere karşı ayrıcalıklarını korumak isteyen Amerikan çiftçileri ve işçileri miydi gerçekten de? Elbette Dünya Ticaret Örgütü'nün iki yılda bir toplanan ve en önemli karar organı olan Bakanlar Konferansı'nın çalışmalarını aksatan ve yeni bir ticari serbestleşme dalgasının başlamasını şimdilik askıya aldırtan hareketin içinde Amerikan işçi sendikaları ve çiftçi kuruluşları aktif olarak yer aldılar. Ama Dünya Ticaret Örgütü'ne karşı Seattle'da açılan cephe çok daha geniştir ve sadece bu kentteki sokak eylemleriyle sınırlı değildir. Seattle'daki gösteriler, liberal küreselleşme dalgasına karşı birçok ülkede örgütlenmeye başlayan toplumsal muhalefetin bir uzantısıdır.

        Son süreçte, Amerika ve Avrupa'da binlerce kuruluş, her türlü küreselleşme zirvesinde birlikte ortaya çıkıyorlar, alternatif öneriler sunuyorlar. Örneğin Davos zirvesine karşı "Alter Davos" hareketi; Eylül 1998'de İtalya'nin Sienna kentinde, 20 ülkeden gelen 40'ın üzerinde sivil toplum kuruluşunun katılımıyla kurulan "International Forum of Globalization" ve yayımlanan "Sienna Deklarasyonu"; kısa vadeli spekülatif beklentileri zayıflatmak için uluslararası sermaye hareketlerinden vergi alınmasını öneren, Nobel iktisat ödülü sahibi Tobin'in bu önerisini (Tobin Vergisi) çok daha geniş bir perspektiften savunan ve kalkınmakta olan ülkelerden gelen katılımla güçlenen "ATTAC" örgütü; evrensel bir asgari gelir hakkının Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmesi için mücadele veren girişimler; çalışma kamplarında veya çocuk emeğine dayalı mal üreten ülkelerin dünya ticaretinden dışlanmaları için mücadele verenler; kültürel alanın serbest ticaret konusu olmasına karşı çıkanlar, liberal küreselleşmenin sonuçlarına karşı tepki veren yüzlerce hareketten yalnızca birkaçıdır. Seattle'da gerçekleşen, çok farklı ufuklardan gelen sendikaların, derneklerin, komitelerin ve internet gruplarının, ortak bir hedef çerçevesinde ilk defa birlikte hareket etmesidir. Bu nedenle içinde fok balıklarının korunmasını savunanlardan Kızılderililer'e topraklarının iade edilmesini isteyenlere değin çok farklı seslerin bir arada olması, Seattle'daki hareketin eksisi değil, artısıdır.

Gelişmeler apaçık gösteriyor li, küresel liberalizmin bir kader olarak algılanmasına son verilmesi, alternatif oluşumlar hedefleyen siyasetlerin önünün açılması gerekiyor. Kültür dünyasında, iktisadi ve toplumsal yaşamda tek tipleşmeye ve demokratik denetim dışında dünyayı bir açık pazar haline getirmeye teşebbüs eden liberal despotluğa karşı çıkışın bir başka anlamı da var kuşkusuz. Çünkü dünyaya sunulan liberal küreselleşme plânı, yalnızca adıyla liberaldir. Gerçekte, Maocu bir despotluktan örnek almış açık bir dayatma pratiğidir. İşte bu nedenle, bir sınırlar ötesi dayanışma akımı olarak beliren küreselleşme karşıtı hareketin sloganı, "hepimiz hepimiz için mücadele etmeliyiz, yoksa zaman içinde hepimiz yenileceğiz" olmuştur. Ve küresel dayatmaya karşı küresel anlamda beliren bu karşıtlık, gerçek küreselliğin ipuçlarını da vermiştir.

        Küreselleşme sürecine "ilkesel olarak" karşı çıkmak veya bunu gözü kapalı desteklemek yerine, bu sürecin çelişkili dinamikler içerdiğini görmek daha gerçekçi bir tutumdur. Bir yanda, temellerini sarstığı ulusal demokrasi modelinin yerine, en güçlünün en haklı olduğu vahşi bir küresel kapitalizm modeli dünyaya egemenlik mücadelesi veriyor. Öte yanda ise, küresel muhalefet hareketleri, demokrasinin yeni varolus alanlarının temellerini atmaya çalışıyorlar. Bu çatışma, 21.yüzyılın belirleyici mücadelelerinden birisi olacak. Demokrasi, özgürlük, eşitlik, ulusal egemenlik mücadelelerinde yeni kazanımlar bu mücadele içinde gerçekleşecek. Bilgi ve sermaye tekelini elinde tutarak, küresel dünyada kesin hegemonya kurmayı hedefleyen yeni mandacı efendiler ile her türlü mandacılığa ve bağımlılığa karşı duran hareketlerin çelişkisi derinleşecek.

        Ama bununla birlikte, küreselleşme temelindeki gerçek eğilimi yadsımıyor kimse. Çünkü hakça bir küreselleşme, tüm gelişmekte olan ülkelerin gelir düzeylerinin artmasını, insanların temel gereksinmelerinin güvence altına alınması ve dolayısıyla insanların özgürleşmelerini geliştirme potansiyeli taşıyor. Bu nedenle Güney ülkeleri, çıplak güce dayanan bir uluslararası ticari arenadan, evrensel bir hukukun düzenlendiği bir küresel pazara geçmeye karşı değiller. Karşı olunan, motorunu iktisadi liberalizm adına ABD hegemonyasının oluşturduğu bir anlayış. Bu anlayış, Dünya Ticaret Örgütü'nün, evrensel ticari ilişkileri düzenleyecek, güçlülerin pazarda doğal haklı konumda olmalarını engelleyecek bir kurum olmasını da engelliyor. İşte ABD'nin bu tutumu, yakın gelecekte sokak gösterileri ve çatışmalarının, uluslararası çatışmalara sıçraması tehditini de içeriyor. Dolayısıyla, bugün ABD'nin tek yönlü olarak yaptırım gücünü kullandığı bir liberal küreselleşme dayatması, yakın gelecekte bir savaş dayatmasına dönüşme eğiliminde görülüyor.

        Tüm bu nedenlerle WCARGA, ulusların kendi egemenlik hakları temelinde evrensel bir barış hukukun düzenlendiği ilişkilere saygısı çerçevesinde, ABD merkezli küreselleşme dayatmasına karşı tutum almaktadır. Bu davranış, mevcut küreselleşme mekanizmasının, ulusal kırılmaların koşullayacağı yaygın savaş tehlikesini ta bağrında taşıdığını görüp bilmemizdendir. Emekli General ve Amirallerin evrensel birlikteliğinde şekillenen bu tutumumuz, 21. yüzyılda evrensel barış umudunun dünyadan emekli edilmesini önlemeye yöneliktir de ayni zamanda.

        Amiral Vedii Bilget  -  Türkiye
        Amiral Roy Breivik  -  Norveç
        Amiral Robert James  -  ABD
        Amiral K.R. L. Perera  -  Sri Lanka
        Amiral Elmar Schmahling  -  Almanya
        General Richard Capellos  -  Yunanistan
        General Nicolai Detinov  -  Rusya
        General Eustace D'Souza  -  Hindistan
        General Yaacov Even  -  İsrail
        General Kostas Konstantinidis  -  Yunanistan
        General Gunnar Kristensen  -  Danimarka
        General Joao Rangel de Lima  -  Portekiz
        General Ravi Oberoi  -  Hindistan
        General W L Owen  -  Avustralya
        General Janos Sebok  -  Macaristan
        General Mamadou Seck  -  Senegal
        General Ishola Williams  -  Nijerya



•  Körfez'deki Yabancı İşçiler Sorunu

•  Kürt Sorunu

•  ABD Merkezli Küreselleşme

A N A S A Y F A
© 2002, Vedii Bilget. Tüm Hakları Saklıdır. İzinsiz alıntı yapılamaz.